Mehmet Uluğ özel anması festivalin en sıcak, en içten gecesine sahne oldu
📋12.11.2017 | Feridun Ertaşkan | Cazkolik.com
Akbank Caz Festivalinin kurucularından Mehmet Uluğ`un erken yaşta vefatının ardından festival her yıl özel bir gece düzenliyor. Bu geceler bir anlamda hem festivali hem Türkiye caz ortamını Mehmet Uluğ anarak anlamlı bir geceye dönüştürüyor. Mesela, Uluğ`un yakın dostu David Murray bir önceki senenin özel besteleriyle mimarıydı, hatta albümü de çıktı. Festival bu yıl yine bir özel gece planlamış. Seksenli yıllarda Amerika`dan Türkiye`ye bir caz festivali gerekleştirme fikriyle yanıp tutuşarak dönen Uluğ kardeşler hemen Emin Fındıkoğlu ile temasa geçerler, çünkü, o zamana kadar Türkiye`nin caz festivali tecrübesi son derece sınırlıdır ve bu sınırlı tecrübenin sahibi de Bilsak Caz Festivali`ni düzenleyen Emin ağabeydir. Yaklaşık beş yıl süren festival Avrupadan ve Amerikadan birçok ünlü caz müzisyeninin İstanbul`da konser vermesini sağlamıştır. Sevin abla (Okyay) bir gün o günleri yazar da inşallah tüm ayrıntıları öğreniriz.
İşte, Emin ağabeyle o günden bugüne abi kardeş hukukunu sürdüren Uluğ`lar 8 kasım akşamı Babylon sahnesini Mehmet Uluğ anma gecesi olarak Emin Fındıkoğlu`nun +12 projesine açtı.
Dostlar arasında bir konserdi
TRT Hafif Müzik ve Caz Orkestrası haricinde aktif, düzenli konser veren bir caz orkestrası olmayan, big band fakiri bir ülke Türkiye ama Emin ağabey kendi yaşıtlarının emekli hayatı sürdüğü günlerde Türkiye`ye harika bir orkestra kazandırdı. Emin Fındıkoğlu +12 orkestrası giderek genişleyen bir orkestra. Aslında, +12 iken de Emin ağabey ve solist Meltem Ünel`le 14 kişilerdi, 8 kasım akşamı ise 16 olmuşlardı.
Nev-i şahsına münhasır bir orkestra
Aslında, tam bir big band değil, o gece Emin ağabeyin de sahnede dediği gibi `küçük grup yaklaşımıyla büyük grup` diyebileceğimiz bir orkestraydı izlediğimiz ve klasik big band disiplini yoktu sahnede, en gencinden en tecrübelisine hepsi ezel ebed birbirini tanıyan, alkışlayan, sohbet eden, espri yapan, dinleyiciyle diyalog kuran sempatik mi sempatik bir orkestra demek daha doğru olur.
Konserin maskotu Biju
Gecenin en sevimlisi kuşkusuz konser boyunca Emin ağabeyin yanından ayrılmayan köpeği Biju`ydu. Maskara bir de oyuncu ki bu kadar olur. Emin ağabey Biju’yu yanında oturtunca bütün salonun neşesi, sempatisi olup çıktı. Her fotoğrafa poz verdi.
Yeni bir vokalist sürprizi; Zeynep Kuyumcu
Gecenin bir diğer sürprizi Emin ağabeyin yeni keşfi, genç caz şarkıcısı Zeynep Kuyumcu`ydu. İlk kez görüp dinlediğim Kuyumcu`nun sadece sesini değil sahne tavrını da sevdim. Kendine özgü, hatta hafif, ona yakışan asi bir havası var. Daha ilk şarkıda elini cebine sokarak şarkıyı söylemesi, şarkıya konsantre olması hoşuma gitti. Umarım caz söylemeyi bırakmaz, devam eder, onun havasına ihtiyaç var. Belki birileri daha rockvari bulabilir ama caza yakıştığını söyleyebilirim. Merakla takip edeceğim..
ve tabii orkestra, ve tabii caz klasikleri
Geceye Thelonious Monk`tan bir parçayla başlandı, Engin Recepoğulları`nın soprano saksofon solosu güzeldi, ardından Ünel`in seslendirdiği iki standart; "I Concentrate on You" ve "My Foolish Heart" ile devam edildi. Tolga Bilgin`in trompetine ayrı not düşmüşüm. Güzeldi.
Yeni keşfimiz Zeynep Kuyumcu "Teach Me tonight"ı seslendirdi, Emin ağabeyle tam 36 yıldır beraber aynı sahneyi paylaşan trompetçi Şenova Ülker`in solosu dinlemelere layıktı. Meriç Demirkol`un bariton saksofon solosu da öyle. Kuyumcu Kurt Veil`den "My Ship" ile tamamladı.
Emin ağabeyin repertuvarı renkli, hem enerjik hem baladlı ve blueslu seçimlerdi. Yani, hem icrası hem dinlemesi oldukça keyifli müzikler! Orkestrada bir de çok genç bir tromboncu vardı, Burak, daha 18 yaşında ama çok başarılı bir genç, yanlış hatırlamıyorsam Cannonball Adderley`nin parçasında solosu vardı. Not aldım. Michel Legrand`dan "The Windmills of Your Mind" ile gece devam etti..
Arif Mardin`in düzenlemesi 57 yıl sonra ilk kez seslendirildi
Gecenin sürprizleri birden fazlaydı. Sona doğru, Emin abi çantasından büyük haberi çıkardı. bundan tam 57 yıl önce, Arif Mardin`in yeniden düzenlediği Dizzy Gillespie`nin efsanevi "Night in Tunisia" standardının ilk kez seslendirilmesine tanık olduk. Bu yanıyla tarihi bir andı. Umarım ilgililer gecenin kaydını almıştır.
Gece, daha latin ritmli, mesela "Black Orpheus" gibi parçalarla devam etti. Meltem Ünel`in bir setinin ardından Zeynep Kuyumcu tekrar sahnede bu kez "Lover Man"i seslendirdi, Engin Recepoğulları`nın balad solosuyla Aretha Franklin`den "Crazy in Love", Cole Porter`dan "All of You", Carol King`den yine Meltem Ünel`in sesiyle "Love Me Tomorrow", Şenova`nın solosuyla "My Heart Belongs to Daddy" ve tüm orkestrasın salonla birlikte seslendirdiği "Coconut" nakaratında sonunda hep beraber "Kokoreç" diye bağırarak bitirdiğimiz nefis bir caz gecesi oldu. Bir yanıyla, benim için festival en güzel gecesiydi..